-1- -2- -3- -4- -5- -6- -7- -8- -9- -10- -11- -12- -13- -14- -15- -16- -17- -18-
5-1
Arjuna dedi ki: Ey Krişna, önce benden eylemden vazgeçmemi istiyorsun, sonra tekrar adanmışlıkla hareket etmemi tavsiye ediyorsun. Lütfen bana bu iki yoldan hangisinin daha hayırlı olduğunu açıkça söyle.
Açıklama: Bu ayette Arjuna bir ikilemle karşı karşıyadır. Hangi ruhsal uygulama biçiminin en yüksek ruhsal başarıya götürdüğünü anlamak istemektedir. İki yola işaret etmektedir: birincisi, kişisel formda Tanrı'ya sadık bir sevgiyle hizmet edenler ve ikincisi, fiziksel formu aşan ve tarif edilemeyen Mutlak veya Açıklanmamış, İlahi öz üzerinde tefekkürü seçenler.
5-2
Yüce Efendi cevapladı: Hem eylemden vazgeçmek hem de adanmışlıkla eylemek kurtuluşa ulaşmak için iyidir. Fakat bu ikisinden, adanmışlıkla eylemek eylemden vazgeçmekten daha iyidir.
Açıklama: Neden fedakar eylem daha iyi kabul edilir? Eylemlerden vazgeçmek, eğer içsel ruhsal disiplin ve anlayışla desteklenmiyorsa, kafa karışıklığına veya ruhsal büyümenin durgunlaşmasına neden olabilir. Aksine, fedakar eylem, kişinin dünyada yaşamasına ve aynı zamanda ruhsal olarak ilerlemesine olanak tanır, çünkü ödül beklemeden, ancak bunları Tanrı'ya sunarak görev eylemlerini gerçekleştirmeyi öğretir. Bu, ruhsal büyümenin günlük yaşam ve iş zorlukları kullanılarak elde edildiği aktif bir yaşam yaklaşımıdır. Bu ayet, eylemlerden vazgeçmek ruhsal kurtuluşa giden en hızlı yol gibi görünse de, gerçekte aktif olarak eylemde bulunmanın, fedakar bir tutumla ve bağlanmadan daha derin ve kalıcı ruhsal fayda sağladığını vurgulamaktadır.
5-3
Eylemlerin meyvelerinden ne nefret eden ne de arzulayan, her zaman vazgeçmiş olarak kabul edilir. Ey güçlü kollu Arjuna, tüm ikiliklerden arınmış böyle bir insan, maddi bağları kolayca aşar ve tamamen özgürleşir.
Açıklama: Krişna, dünyevi bağlılıklardan gerçek vazgeçişin özüne işaret etmektedir. Bu sadece maddi şeylerden dışsal bir vazgeçişle ilgili değildir, daha çok içsel bir tutumla ilgilidir. Ne nefret ne de arzu hisseden bir kişi, dünyevi bağlılıklardan gerçekten vazgeçmiştir. Bu, zihninin ikiliklere - zevk ve üzüntü, başarı ve başarısızlık - bağlı olmadığı anlamına gelir.
5-4
Sadece bilgisizler, Tanrı'ya adanmanın (eylem yolu) analitik dünya araştırmasından (bilgi yolu) farklı olduğunu söylerler. Gerçekte, öğrenmiş olanlar bu yollardan birini dikkatle izleyenin her ikisinin de meyvelerine ulaştığını söylerler.
Açıklama: Bu ayet, sadece cahillerin veya yeterince akıllı olmayanların bilgi yolunun (aydınlanmaya giden entelektüel yol) ve ruhsal disiplin yolunun (tefekkürü içeren pratik yol) tamamen farklı olduğunu düşündüğünü belirtmektedir. Aslında, bunlar birbirini tamamlayıcıdır ve her ikisi de aynı amaca, Tanrı bilincine ulaşmaya götürür. Bilgeler, her iki yolun da aynı amaca, aydınlanmaya ve en yüksek gerçeklikle birliğe sahip olduğunu anlarlar. Bu nedenle, bir kişi bir yol seçer ve ona tam bir kararlılık ve doğru yaklaşımla uyarsa, her iki yolun sunduğu aynı sonuca ulaşabilir. Bu ayet, ruhsal büyümenin belirli bir yöntemin seçimine değil, kişinin onu ne kadar iyi uyguladığına ve ne kadar derin anladığına bağlı olduğunu vurgulamaktadır.
5-5
Bilgi yoluyla ulaşılan duruma, ruhsal disiplin yoluyla da ulaşılır. Bilgi yolunun ve ruhsal disiplinin aynı şey olduğunu gören gerçekten görür.
Açıklama: Krişna, hem entelektüel bilgi yolunun hem de ruhsal disiplin yolunun aynı amaca, en yüksek gerçeğe ulaşmaya götürdüğünü açıklamaktadır. Bilgi yolu, dünyanın ve benliğin gerçek doğasının entelektüel araştırması ve anlaşılması anlamına gelirken, ruhsal disiplin, en yüksek gerçeklikle birliğe ulaşmak için pratik, konsantrasyon ve tefekkürü içerir. Ayrıca, her iki yolun da aynı amaca sahip olduğu ve bunların birbirini tamamladığını anlayan bir kişinin ruhsal yolu gerçekten anladığı vurgulanmaktadır. Bu ayet, bir kişinin hangi yolu seçerse seçsin, her ikisinin de aydınlanmaya ve en yüksek gerçeğe götürdüğünü anlamaya teşvik etmektedir.
5-6
Ey güçlü kollu Arjuna, Efendiye hizmet etmeden, sadece tüm eylemlerden vazgeçerek mutluluğa ulaşmak mümkün değildir. Fakat Tanrı'ya hizmete kendini adayan bilge kişi Yüce Olan'a hızla ulaşabilir.
Açıklama: Bu ayette Krişna, bu bağlamda Tanrı'ya hizmet anlamına gelen ruhsal disiplin olmaksızın eylemlerden vazgeçmenin, genellikle acıya yol açan çok zor bir yol olduğunu açıklamaktadır. Bunun nedeni, kişi fiziksel olarak ondan vazgeçmiş olsa bile zihnin hala maddi dünyaya meyilli olmasıdır. Ancak zihin disiplinini, tefekkürü ve ruhsal bilinci içeren ruhsal disiplin uygulamalarıyla kişi en yüksek gerçeğe, İlahi bilince, Mutlak Gerçekliğe hızla ulaşabilir. Bu ayet ruhsal disiplinin önemini vurgulamakta ve ruhsal mükemmelliğe ulaşmak için tek başına vazgeçmenin yeterli olmadığını belirtmektedir.
5-7
Adanmışlıkla hareket eden, ruhu temiz olan, zihnini ve duyularını kontrol eden kişi herkese değerlidir ve herkes ona değerlidir. Her zaman hareket etse de asla bağlanmaz.
Açıklama: Bu ayette Krişna, ruhsal disiplin uygulayan ve ruhsal saflığa ve öz disipline ulaşmış bir kişiyi tanımlamaktadır. Böyle bir insan zihnini bencillikten ve bencil arzulardan arındırmıştır (temiz bir ruha sahiptir) ve duyularını yenmiştir - artık duyusal arzularının kölesi değildir. Zihni kararlıdır ve hem iç hem de dış arzularını tamamen kontrol altına almıştır. Önemli olan, böyle bir insanın kendi ruhunun tüm varlıkların ruhlarıyla bağlantılı olduğunun farkında olmasıdır. Ruhun tüm canlı varlıklarda bir olduğunu anlar, bu da onu tüm yaratılışla bir birlik duygusuna götürür. Bu nedenle, dünyada eylemlerde bulunsa bile, bu eylemlere bağlı değildir - kendisini bu eylemin sonuçlarının sahibi veya uygulayıcısı olarak görmez. Fedakarca, bağlanmadan hareket eder ve maddi dünyaya bağlanmaz.
5-8
Tanrısalın bilincinde olan bir kişi her zaman şöyle düşünür: Hiçbir şey yapmıyorum - görmesine, duymasına, hissetmesine, koklamasına, yemesine, hareket etmesine, uyumasına, nefes almasına rağmen.
Açıklama: Bu kıta, ruhsal disiplini öğrenmiş ve hakikatin en yüksek anlayışına ulaşmış bir kişinin edindiği tutumu ve anlayışı tanımlar. Böyle bir kişi, beden olarak kendisinin eylemlerin uygulayıcısı olmadığını, sadece bir gözlemci olduğunu anlar. Görme, duyma, dokunma, koklama, yeme, yürüme, uyuma ve nefes alma gibi tüm eylemler, vücudun gerçekleştirdiği fiziksel aktivitelerdir ve ruhun gerçek doğasıyla ilgili değildir. Hakikati anlamış bir kişi, ruhun bedenden ayrı olduğunu ve dünyevi eylemlere bağlı olmadığını görür. Bu, tüm fiziksel eylemlerin sadece dünyanın doğal düzeninde gerçekleştiği, ancak gerçek benliğinin (ruh) bu eylemlerle bağlantısız kaldığı anlamına gelir. Bu anlayış, insanı eylemlere ve sonuçlara bağlılıktan kurtarır çünkü gerçek doğasının fiziksel bedenin ve dünya eylemlerinin ötesinde olduğunu anlar. Bu tür bir ruhsal durum, kişinin dünyada yaşamasına ve görevlerini yerine getirmesine, ancak aynı zamanda eylemlerin sonuçlarından özgür kalmasına olanak tanır, çünkü kendini fiziksel eylemler ve maddi dünyayla özdeşleştirmez. Bu, kişinin eylemlerin ego ile bağlantısından özgürleştiği yüksek bir ruhsal disiplin seviyesidir.
5-9
Çünkü bilir ki, konuşsa, boşaltılsa, verse, gözlerini açıp kapatsa bile, sadece maddi duyuların nesneleriyle çalışmasına izin verir.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, ruhsal disiplin öğretisini öğrenmiş ve gerçek doğasının bilincinde olan bir kişinin dünyadaki eylemlerini nasıl gördüğünü açıklamaya devam ediyor. Tüm eylemlerin - konuşmak, bir şeyi serbest bırakmak, almak, gözleri açmak veya kapatmak - yalnızca duyuların nesneleriyle ilgili olarak çalışan duyusal eylemler olduğunu anlar. Böyle bir kişi eylemlere kapılmaz, gerçek benliğinin bu eylemlere dahil olmadığını anlar. Bunlar sadece vücudun ve duyuların otomatik olarak gerçekleşen işlevleridir, ancak ruhu etkilemezler. Ruhsal disiplinle bağlantılı olan ruh, tıpkı bir aynanın yansıttığı şeyi yansıtması ancak katılmaz gibi, özgür ve eylemlere dahil olmamış kalır.
5-10
Eylemleri Tanrısal bilince teslim ederek ve bağlılıktan vazgeçerek yapan kişi, tıpkı nilüfer yaprağının suda bozulmadan kalması gibi günahla kirlenmez.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, eylemlerini Tanrısal bilince teslim eden, yani tüm eylemleri Tanrısal düşüncelerle yapan ve eylemlerin sonuçlarına bağlanmayan bir kişinin günah ve eylemlerin sonuçlarıyla ilgisiz olduğunu öğretir. Bu durumu, suda bulunmasına rağmen ıslanmamış ve bozulmamış kalan bir nilüfer yaprağına benzetir. Aynı şekilde, bencil olmayan bir şekilde yaşayan ve eylemlerini kişisel hırslar veya bağlılıklar olmadan yapan bir kişi, ruhsal olarak temiz kalır ve eylem döngüsüne dahil olmaz.
5-11
Ruhsal disiplin uygulayıcıları, bağlılıktan vazgeçerek, yalnızca arınma amacıyla beden, zihin, akıl ve hatta duyularla hareket ederler.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, bir ruhsal disiplin uygulayıcısının eylemlerini nasıl gerçekleştirdiğini anlatır. Bir ruhsal disiplin uygulayıcısı beden, zihin, akıl ve hatta duyularla hareket eder, ancak eylemleri bağlılıktan uzaktır. Bir ruhsal disiplin uygulayıcısı eylemlerini maddi fayda elde etmenin bir yolu olarak görmez, bunun yerine ruhunu arındırmak, bencil olmayan bir şekilde hareket etmek ve eylemlerini Tanrı'ya adamak için bir araç olarak görür. • Bağlılıktan vazgeçmek, ruhsal disiplin uygulayıcısının eylemleri için herhangi bir kişisel kazanç veya ödül beklemediği anlamına gelir. Eylemleri ruhsal arınma ve ruhun eylemlerin sonuçlarından arındırılması düşüncesiyle gerçekleştirir. • Beden, zihin, akıl ve duyular, insanın dünyada hareket ettiği araçlardır. Bir ruhsal disiplin uygulayıcısı bunları, en yüksek ruhsal amaca ulaşmaya yardımcı olan bencil olmayan eylemleri gerçekleştirmek için kullanır. Bu kıta, ruhsal disiplin uygulayıcısının dünyevi eylemlere katılmasına rağmen, zihninin maddi hedeflerle bağlantısız olduğunu ve eylemlerinin yalnızca içsel arınmaya hizmet ettiğini vurgular. Bu kıta, aktif bir insanın bile günlük eylemlerini bedeni, zihni ve duyuları kullanarak gerçekleştirebileceğini, ancak ruhu arındırma ve ruhsal olarak ilerleme amacıyla gerçekleştirebileceğini öğretir. Bu, eylemlerin maddi fayda elde etmek için değil, ruhsal gelişim ve bilinci bencillik ve bağlılıktan arındırmak için olması gerektiği anlamına gelir.
5-12
Tanrısal ile birleşmiş sadıklar, tüm eylemlerin verdiği meyvelerden vazgeçerek sarsılmaz bir huzura ulaşırlar; buna karşılık, Tanrısal ile birleşmemiş, eylemlerinin meyvelerinden zevk almak isteyen kişi bağlanır.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, bir ruhsal disiplin uygulayıcısı ile ruhsal disiplinle bağlantısı olmayan bir kişi arasındaki farkı açıklar. • Eylemlerin meyvelerinden vazgeçen (eylemlerin sonuçlarına bağlı kalmayan) bir ruhsal disiplin uygulayıcısı, dış koşullardan bağımsız, kalıcı bir huzura ulaşır. Bu huzur, ruhsal istikrardan ve insanın gerçek doğasının dünyevi eylem sonuçlarıyla bağlantısız olduğu anlayışından gelir. • Ruhsal disiplinle bağlantısı olmayan, arzularıyla hareket eden bir kişi, sürekli olarak eylemlerin meyvelerine ve sonuçlarına bağlı kalır, böylece dünyevi olaylara bağlanır ve bunların etkisinden acı çeker. Onun arzuları ve bağlılıkları, huzursuzluğa ve acıya yol açan eylem bağımlılığı yaratır. Bu kıta, bencil olmayan eylemin ve eylem meyvelerinden vazgeçmenin ruhsal huzura giden yol olduğunu, arzuların ve sonuçlara bağlılığın ise eyleme bağımlılığa ve kaçınılmaz acıya neden olduğunu vurgular.
5-13
Cismani varlık doğasını kontrol altına aldığında ve zihniyle tüm eylemlerden vazgeçtiğinde, ne hareket ederek ne de hareket etmeye zorlayarak dokuz kapılı şehirde mutlu yaşar.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, kişinin eylemleriyle tamamen bağlantısız olduğu bir durumu anlatır. Böyle bir kişi zihniyle tüm eylemlerden vazgeçer, bu da beden çalışmaya devam etse bile, kendisinin - ruhun - bu eylemlerle bağlantısız olduğunu bilinçli olarak anladığı anlamına gelir. Bu bilinç, iç huzur ve mutluluk yaratır. • Dokuz kapılı şehir, dokuz açıklığı olan (iki göz, iki kulak, iki burun deliği, ağız, anal ve genital açıklık) bedeni sembolize eder. Ruh bu bedende yaşar, ancak bilinçli kişi kendisinin - ruhun - bu eylemlerin uygulayıcısı olmadığını anlar. • Zihnin eylemlerden vazgeçmesi, kişinin eylemlere kapılmaması ve kendini bedenle veya işlevleriyle özdeşleştirmemesi anlamına gelir. Dünyada yaşar ama bedenin eylemlerine bağlı değildir. Kendini ve duyularını tamamen kontrol altına almış böyle bir kişi, huzur ve içsel mutluluk içinde yaşayabilir çünkü bedenin ruhtan bağımsız olarak çalışmaya devam ettiğinin ve ruhun bedenin eylemleriyle lekelenmediğinin veya bağlanmadığının farkındadır.
5-14
Cismani varlığın Rabbi ne eylemler yaratır, ne eylem yeteneği, ne de eylemler ve meyveleri arasındaki bağlantıyı. Bütün bunları maddi doğanın nitelikleri yapar.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, Tanrı'nın veya Yüce Rab'bin insanlara eylemler dayatan, onlara eyleme gücü veren veya onları eylemlerin meyveleriyle ilişkilendiren olmadığını belirtir. İnsanı hareket ettirmek ve kaderini belirlemek Tanrı'nın işi değildir. • Eylemler ve sonuçları, kişinin kendi doğasıyla ilgilidir. İnsanlar, kendi iç karakterlerinden kaynaklanan doğal doğalarına ve eğilimlerine göre hareket ederler. Bu, insanın eylemlerinin ve eylem sonuçlarının kendi iç durumu ve eğilimlerinden etkilendiği anlamına gelir. • Rab tarafsız bir gözlemcidir ve insanın nasıl hareket etmesi gerektiği veya hangi eylemlere bağlanması gerektiği konusunda doğrudan talimat vermez. Eylemlerde bulunmayı ve sonuçlarla yüzleşmeyi seçen, kendi özgür iradesi ve doğal eğilimleriyle insandır. Bu kıta, insanın iç durumunun (karakter, doğa), eylemlerini ve sonuçlarını şekillendiren şey olduğunu, Tanrı'nın veya herhangi bir dış gücün olmadığını vurgular. Bu, insanların kendi eylemlerinden sorumlu oldukları ve içsel doğalarının kaderlerini belirlediği anlamına gelir.
5-15
Yüce olan, hiç kimsenin günahkar veya dindar eylemlerinden sorumlu tutulmaz. Cismani varlıkları, gerçek bilgiyi gizleyen cehalet yanıltır.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, Tanrı'nın insanları günahlarından veya iyi işlerinden sorumlu tutmadığını, yani Yüce Rab'bin tarafsız olduğunu ve insanların eylemlerine karışmadığını belirtir. Tanrı ne insanın günahlarını kabul eder ne de iyi işlerini. İnsanı eylemlere ve sonuçlarına bağlayan tek şey kendi cehaletidir. • Cehalet, ruhun özü ve Tanrısal hakkındaki gerçek bilgiyi gizler. Kendi gerçek doğası ve ruhun Tanrısal ile birliği hakkında bilgi sahibi olmayan bir kişi, aldatılır ve maddi dünyaya bağlanır, böylece onu eylemlere bağlayan eylemlerde bulunur. • Günahlar ve iyi işler, insanın kendi bilincinin durumu ve anlayışından kaynaklanan kendi eylemlerinin sonuçlarıdır. Bu eylemleri kabul eden veya cezalandıran Tanrı değildir, daha ziyade insanın kendisi yaşam durumlarına nasıl tepki verdiğinden sorumludur. Bu kıta, insanın cehaletinin onu yanıltan ve dünyevi günahlara veya iyi işlere bağlanmasına neden olan şey olduğunu belirtir. İnsan cehaletten kurtulup gerçek bilgi edindiğinde, ruhun maddi dünyanın eylemleriyle bağlantısız olduğunu görür.
5-16
Ancak cehaleti bilgiyle yok edilenlerin bu bilgisi, tıpkı güneş gibi en yüksek hakikati aydınlatır.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, bilginin insanı gerçek gerçekliği gizleyen cehaletten nasıl kurtardığını anlatır. Cehaleti bilgi ışığıyla yok edenler için hakikat, karanlığı dağıtan ve dünyayı aydınlatan güneş gibi net ve aşikar hale gelir. • Cehalet, ruhun gerçek özünü gizleyen ve insanı maddi dünyaya bağlayan şeydir. Bu cehalet yok edildiğinde insan hakikati görür. • Bilgi, karanlığı dağıtan güneş gibi işlev görür. Bilgi sadece insanın kendi gerçek doğasını değil, aynı zamanda cehalet nedeniyle daha önce gizlenmiş olan Tanrısal hakkındaki en yüksek hakikati de ortaya çıkarır.
5-17
İnsanın aklı, zihni, inancı ve sığınağı tamamen Yüce olan'a yöneldiğinde, tam bilgi sayesinde endişelerinden tamamen kurtulur ve böylece kurtuluş yolunda zorlanmadan ilerler.
Açıklama: Bu kıtada Krişna, hayatlarını tamamen Tanrısal olana adayan insanların eylem döngüsünden nasıl kurtuluşa ulaştıklarını ve maddi varoluşa bir daha geri dönmediklerini açıklar. • Aklı, zihni, inancı ve sığınağı tamamen Yüce olan'a yönelenler. Bu, tüm bilinçlerinin, düşüncelerinin ve eylemlerinin Tanrı'ya yöneldiği, Tanrı'ya tamamen güvendikleri ve yalnızca O'nda sığınak aradıkları anlamına gelir. • Tam bilgi sayesinde, maddi varoluştan kaynaklanan endişelerinden kurtulurlar. Yaşamın anlamı ve kendi ruhsal özleri hakkında gerçek bir anlayışa ulaştıkları için artık şüpheleri veya belirsizlikleri yoktur. • Zihinleri ve kalpleri maddi bağlardan arınmış olduğu için kurtuluş yolunda kolayca ilerlerler. Maddi dünyanın yarattığı acı ve sınırlamalardan tamamen kurtuldukları için artık doğum ve ölüm döngüsüne geri dönmeye ihtiyaç duymadıkları bir duruma ulaşmışlardır.
5-18
Alçakgönüllü bilginler, gerçek bilgi sayesinde, erdemli ve alçakgönüllü bir Brahman'a, bir ineğe, bir file, bir köpeğe ve bir köpek yiyenine eşit gözle bakarlar.
Açıklama: Bu ayette Krişna, bilge ve aydınlanmış insanların tüm varlıklara dış görünüşlerine, kastlarına, sosyal statülerine veya hayvan türlerine göre ayrım yapmadan eşit bir bakış açısıyla baktıklarını açıklamaktadır. Onlar, ruhun hangi bedende olursa olsun tüm varlıklarda aynı olduğunun farkındadırlar. • En alt kastta bulunan eğitimli bir insan ve bir köpek yiyici eşit görülür, çünkü ruhları doğaları gereği aynıdır. • Aynı şey hayvanlar için de geçerlidir – bir inek, bir fil veya bir köpek. Aydınlanmış bir insan, tüm canlıların farklı biçimlerde veya durumlarda olsalar bile aynı ruhsal varlıklar olduğunu anlar. Bu ayet, gerçek bilgiye ve alçakgönüllülüğe sahip insanların herkesi eşit görebildiğini ve dış faktörlere göre ayrım yapmadığını göstermektedir. Onların görüşü, maddi farklılıklardan ziyade ruhun birliğine ve ruhsal düzeyin farkındalığına dayanır.
5-19
Zihinleri eşitlik ve huzurda sabitlenmiş olanlar, doğum ve ölüm koşullarını zaten aşmışlardır. Onlar kusursuzdur ve bu nedenle İlahi bilinçte zaten yerleşmişlerdir.
Açıklama: Bu ayette Krişna, zihni dengede olan ve dünyaya birleşik bir bakış açısıyla bakanların, bu hayatta bile doğum ve ölüm döngüsünü aştığını belirtmektedir. Onların zihni, İlahi bilinçle sürekli bir birlik içindedir ve bu nedenle doğum ve ölüm döngüsünden çıkmışlardır. • İlahi bilinç saf ve kusursuzdur – bu, insanın veya hayvanın bedeninden ya da sosyal statüsünden bağımsız olarak herkeste kusursuz ve eşittir. Bu nedenle, bu birliğin farkında olanlar zaten İlahi bilinç durumundadır. Bu ayet, ruhsal olarak aydınlanmış ve tüm varlıklarda birliği görenlerin, doğum ve ölüm döngüsünden kurtulduğunu ve İlahi bilinçle sürekli olarak bağlantılı olduğunu vurgulamaktadır.
5-20
Hoş bir şey elde ettiğinde sevinmeyen, hoş olmayan bir şey elde ettiğinde de üzülmeyen, aklı sabit, şaşkın olmayan ve İlahi bilimi bilen kişi, zaten aşkın bir durumdadır.
Açıklama: Bu ayette Krişna, İlahi bilince ulaşmış bir insanın nasıl olduğunu açıklamaktadır. O, dışsal durumlardan – neşe veya üzüntü, hoş veya hoş olmayan olaylar – etkilenmeyen dengeli bir zihinle yaşar. Böyle bir insan ikilikten ve bağlanmadan kurtulmuştur, ruhsal olarak sabittir ve geçici yaşam koşullarından rahatsız olmaz. • Sevinmez ve üzülmez – bu kişi duygusal dalgalanmalara kapılmaz. Maddi dünyanın geçici yönleri olduğunu anladığı için ne olumlu ne de olumsuz olaylara bağlanır. • Sabit akıl – onun aklı sarsılmazdır. Bu, etrafta meydana gelen değişikliklere rağmen sakin ve dengede kaldığı anlamına gelir. • Şaşkın değil – böyle bir insan aldatıcı değildir, dünyanın gerçek doğasını anlar ve yanılsamalardan kurtulmuştur. • İlahi bilimi bilir – O, İlahi'yi her şeyi kuşatan ruhsal gerçeklik olarak bilir ve İlahi bilinçte yerleşmiştir, bu da İlahi bilinçle sürekli olarak bağlantılı olduğu anlamına gelir.
5-21
Böyle kurtulmuş bir insan maddi duyusal zevklere bağlı değildir, ancak her zaman iç huzurda kalır, kendi içinde mutluluğu tadar. Bu şekilde kendini gerçekleştirmiş, İlahi ile birleşmiş bir kişi, bilinci İlahi'ye odaklandığı için sınırsız mutluluğun tadını çıkarır.
Açıklama: Bu ayette Krişna, gerçek mutluluğun dışsal dünyevi nesnelerde değil, içsel bilinçte bulunduğunu açıklamaktadır. Dışsal şeylere bağlı olmayan bir insan, gerçek mutluluğu kendinde – ruhunda ve içsel özünde – bulur. • Dışsal nesneler – geçici neşe veya zevk yaratan dünyevi nesneler, ancak bunlar geçicidir. Kalıcı mutluluk veremezler. • Bağlı olmayan ruh – bu dışsal nesnelere bağlı olmayan bir insan, çünkü bunların geçici ve kalıcı olmadığını anlar. Zihni bağlanmadan özgürdür ve bu nedenle mutluluğu kendinde bulur. • Kendinde mutluluk – gerçek mutluluk içseldir, dış dünyada değil, yalnızca kişinin kendi gerçek özünün anlaşılmasında bulunabilir. Ruhsal disiplin yoluyla İlahi bilinçle bağlantılı olan insan, İlahi'nin farkında olan ve ruhsal bilgiye uygun yaşayan kişidir. Dünyevi neşe ve üzüntülerden bağımsız, tükenmez bir mutluluğa ulaşır.
5-22
Akıllı bir insan, maddi duyularla temas sonucu ortaya çıkan acı kaynaklarına bulaşmaz. Ey Kunti oğlu, bu tür zevklerin bir başlangıcı ve sonu vardır ve bu nedenle bilge kişi onlarda neşe bulmaz.
Açıklama: Bu ayette Krişna, dışsal nesnelerden kaynaklanan duyusal zevklerin geçici olduğunu ve doğalarının her zaman acıya yol açtığını açıklamaktadır. Bunun nedeni, bu zevklerin bir başlangıcı ve sonu olması ve kalıcı mutluluk verememeleridir. Bu tür zevkler sona erdiğinde, hayal kırıklığına ve acıya neden olurlar. Bilge bir insan, geçici doğalarını anladığı için bu zevklere kapılmaz. Krişna, Arjuna'ya Kunti'nin oğlu olarak hitap ederek, onun soyluluğuna ve sorumluluğuna işaret etmektedir.
5-23
Eğer bir insan bu bedenden ayrılmadan önce maddi duyuların arzularına dayanabilir ve istek ve öfke gücünü durdurabilirse, o kişi bu dünyada istikrarlı ve mutludur.
Açıklama: Bu ayette Krişna, ruhsal disiplin uygulayıcısının (ruhsal disiplinle bağlantılı olan kişi) insanın en güçlü duygusal güçlerinden ikisi olan istek ve öfkeyi yenebildiğini açıklamaktadır. İç huzura ve gerçek mutluluğa ulaşmak için böyle bir üstesinden gelme önemlidir. • İstekler ve öfkeler – Bunlar, zihnin dengesini bozabilen ve huzursuzluğa neden olabilen başlıca duygu türleridir. İstekler maddi bağlanmadan doğar ve öfkeler, istekler yerine getirilmediğinde memnuniyetsizlikten kaynaklanır. • İsteklere ve öfkelere dayanmak – Bu güçlü duygusal güçlerin etkisine dayanabilen insan, kendini kontrol altına almış ve dışsal rahatsızlıklar sırasında bile dengede kalabilendir. • Bedenden ayrılmadan önce – Bu, bir insanın ruhsal özgürlüğü ve mutluluğu deneyimleyebilmesi için bu duruma ölümden önce, bu hayatta ulaşması gerektiği anlamına gelir. • Ruhsal disiplinle donatılmış – Ruhsal disiplinle bağlantılı olan ve içsel olarak dengede olan kişi, isteklere ve öfkelere kapılmamayı başarır. Böyle bir insan gerçekten mutludur, çünkü zihni rahatsız edici duygulardan ve bağlanmadan özgürdür.
5-24
Mutluluğu kendinde bulan, aktif olan ve kendi içinde neşelenen ve amacı iç dünyaya yönelik olan kişi, gerçekten bir mistiktir. O, En Yüce Olan'da kurtulmuştur ve sonunda En Yüce Olan'a ulaşır.
Açıklama: Bu ayette Krişna, en yüksek ruhsal disiplin uygulayıcısının durumunu – tamamen iç dünyasına yönelik olan ve mutluluğu, neşeyi ve aydınlanmayı dışsal nesnelerde değil, kendinde bulan insanı – tanımlamaktadır. Böyle bir insan kurtuluşa ve İlahi ile birleşmeye ulaşmıştır. Bu, maddi bağlardan kurtulmaya ve İlahi bilinçle birleşmeye götüren iç huzurdur.
5-25
Şüphelerden kaynaklanan ikiliklerin ötesine geçenler, zihinleri iç dünyaya yönelik olanlar, her zaman tüm canlıların iyiliği için çalışanlar ve tüm günahlardan arınmış olanlar, En Yüce Olan'da kurtuluşa ulaşırlar.
Açıklama: Bu ayette Krişna, ruhsal olarak aydınlanmış insanların (bilgeler veya bilginler) maddi bağlardan tam bir kurtuluş olan İlahi bilinçle nasıl birliğe ulaştıklarını anlatmaktadır. Günahlardan arınmış, şüphelerden kurtulmuş ve başkalarının iyiliği için çalışan bu insanlar, İlahi bilinçle birliğe ulaşırlar – İlahi bilinçle bir oldukları ve maddi dünyadan kurtuldukları bir durum.
5-26
Öfkeden ve tüm maddi arzulardan arınmış olanlar, kendini gerçekleştirmiş, kendini disipline etmiş ve sürekli olarak mükemmelliğe ulaşmaya çalışanlar, çok yakında kesinlikle En Yüce Olan'da kurtuluşa ulaşacaklardır.
Açıklama: Bu ayette Krişna, ruhsal disiplin uygulayıcılarının İlahi bilinçle birliği, yani maddi dünyadan kurtuluşu, İlahi bilinçle birliğe ulaşarak nasıl başarabileceklerini açıklamaktadır. Bu insanlar, ruhsal yoldaki en güçlü engellerden ikisi olan arzulardan ve öfkeden kurtulmuşlardır. Kendilerini gerçekleştirmişlerdir, disiplinlidirler ve sürekli olarak ruhsal mükemmelliğe ulaşmaya çalışırlar. Bu tür insanların İlahi bilinçte kurtuluşu çok yakındır, çünkü maddi varoluştan tam kurtuluşa götüren yüksek bir ruhsal duruma ulaşmışlardır.
5-27
Dışsal duyusal nesnelerden koparak, bakışlarını iki kaşın arasındaki bir noktaya sabitleyerek, burundan nefes almayı ve vermeyi durdurarak ve böylece zihni, duyuları ve aklı kontrol altına alarak, kurtuluşa ulaşmaya çalışan ruhsal disiplin uygulayıcısı arzulardan, korkulardan ve öfkelerden kurtulur.
Açıklama: Bu ayette, dışsal nesnelerin etkisinden kurtulmaya ve zihni odaklamaya yardımcı olan bir meditasyon tekniği açıklanmaktadır. Duyusal nesnelerden kopma, bakışları iki kaşın arasındaki bir noktaya odaklama, nefesi kontrol etme ve ayrıca zihni, duyuları ve aklı kontrol altına alma gerekliliği vurgulanmaktadır. Bu uygulama, ruhsal disiplin uygulayıcısının ruhsal yoldaki başlıca engeller olan arzulardan, korkulardan ve öfkelerden kurtulmasına yardımcı olur.
5-28
Bu durumda olan kişi gerçekten kurtulmuştur.
Açıklama: Bu dize, dışsal rahatsızlıklardan koparak ve zihnini ve duyularını kontrol ederek bu tür bir iç durumu sürekli olarak sürdürebilen bir kişinin, maddi dünyanın sınırlamalarından gerçekten kurtuluşa ulaştığını doğrulayarak önceki düşünceyi sonuçlandırır.
5-29
Beni tüm adakların ve çileciliklerin yüce alıcısı, tüm gezegenlerin ve tanrısal varlıkların Yüce Efendisi, tüm canlı varlıkların iyilikseveri ve dostu olarak bilen bilge kişi, maddi acılardan kurtulur ve huzura ulaşır.
Açıklama: Bu dize, iç huzura ve uyuma ulaşmanın anahtarını sunar. Krişna, Tanrı'nın tüm ritüellerin, çileciliklerin ve adakların gerçek alıcısı ve tüm alemlerin hükümdarı olduğunu açıklar. Bu gerçeği anlayan kişi, ruhsal huzura ulaşabilir. • Tüm adakların ve çileciliklerin alıcısı – Krişna, tüm adakları ve çilecilikleri kabul edenin kendisi olduğunu açıklar. Tanrı'ya yapılan adaklar ve çilecilikler, ruhsal arınma yaratan ve huzura götürenlerdir. • Tüm dünyanın hükümdarı – Krişna, tüm dünyaların ve tüm varlıkların sahibi olan Yüce Efendi olduğunu belirtir. O, tüm yaşam formlarının ve evrenin hükümdarıdır. • Tüm canlı varlıkların iyilikseveri – Krişna sadece dünyaya hükmetmekle kalmaz, aynı zamanda tüm varlıkların dostu ve iyilikseveridir. O, tüm yaşam formlarının refahını önemser ve onların ruhsal gelişimini ister. Krişna'nın Yüce Hükümdar ve iyiliksever rolünü fark eden kişi, her şeyin Tanrı'ya bağlı olduğunu ve Tanrı'nın her zaman insanın iyiliği için çalıştığını anladığı için iç huzura ulaşır.
-1- -2- -3- -4- -5- -6- -7- -8- -9- -10- -11- -12- -13- -14- -15- -16- -17- -18-